Eraslan Sağlam: Açık Radyo dinleyicilerinin yakından tanıdığı Seda Binbaşgil konuğumuz. Açık Radyo'da yayınlanan "Esintiler", ve "Nadir Bir Kuş Türü: Charlie Parker" adlı programların yapımcısı. Hoş geldiniz.
Seda Binbaşgil: Hoş bulduk
ES: 15. Akbank Caz Festivali yarın başlıyor ve 15 Ekim'e kadar devam edecek,sizin de yakından takip ettiğiniz, hatta bir etkinlikle içinde bulunacağınız bir festival. Bu festival 15 senedir aralıksız olarak devam ediyor, cazseverler açısından baktığımızda, Akbank Caz Festivali'nin önemi nerede yatıyor?
SB: Akbank Caz Festivali'nin festivaller arasında gerçekten çok önemli bir yeri var, Akbank Caz Festivali'nin kendine özgü bir programı var, herhangi bir ticari kaygısı yok. Hiçbir şekilde popülarite arayan bir festival değil. Çalanlara baktığınız zaman , çok avantgarde müzisyenler görüyorsunuz, bunun yanı sıra, tanıdığımız, caz müziğinin önemli isimleri ve popüler isimler de gelmiyor değil, ama çok riskli konserler de oluyor. Ben Akbank Caz Festivali'ni oldum olası takip ederim, geçen senelerde, free jazz yapan bir topluluğun performansı sırasında, ilk 20 dakikadan sonra Cemal Reşit Rey'de salonun yarısından fazlasının kalkıp salonu terk ettiğini. Utanç duyardım sahnedeki müzisyenlere karşı kendi adıma, ama böyle durumlara rağmen hiç bir zaman çizgisini değiştirmedi Akbank Caz Festivali ve Pozitif ekibi. Böyle bir özelliği var. Caz dışında başka bir şey yok, ama bu ana akım caz var demek değil; elektronika caz var, hip-hop caz var, çok da büyük bir yelpazesi var bu bakımdan çizgisini hiç değiştirmeyen ve her sene dünyada adını duyuran ve cazın değişik türlerinde isimleri bir araya toplaması açısından Akbank Caz Festivali'nin önemi çok büyük.
ES: Şunu ilave edebilir miyiz aynı zamanda, 15 senedir bu tutarlılıkla sürdürülmesinden ötürü bir müdavim kitlesi yarattığını ve artık İstanbullu sanatseverlerin bu festivali beklediğini, kentin buna hazırlandığını ?
SB: Bunu söyleyebiliriz tabi. Benim gibi pek çok cazseverin Ekim ayını iple çektiğini biliyorum, eğer bu seneki programı ben yapsaydım listedeki birkaç ismi ben de koymak isterdim. Öyle bir kitle yarattı hakikaten.
ES: Bu yıl özel bir sloganı ya da özel bir teması var mı? Biliyoruz sadece caz var ama bu cazı özel bir tema altında topluyor mu?
SB: Bir temanın olduğunu zannetmiyorum ama şöyle bir özelliği var Akbank Caz'ın, genelde festivallerde dünya turnesine çıkan sanatçılar yakınlara bir yerlere gelmişlerse, mesela, Yunanistan'a, son ayak olarak bize gelirler; bu ekonomiktir ama bazı festivaller sadece bu kaygı çerçevesinde organize oluyor gibi geliyor bana. Akbank Caz Festivali'nde böyle değil, mesela Akbank Caz Festivali, Charlie Parker'ın 50. yıl dönümünü takip etmiş bu sene, konser verecekler arasında olanlar Charlie Parker 'ı anacaklar, hem de Aksanat'ta bir workshop yapıyoruz; Charlie Parker ile ilgili. Açık Radyo'da altı aydır Charlie Parker programı yapıyorum, böyle bir temayı yakaladılar mesela .
ES: Peki, Charlie Parker'dan biraz uzaklaşacak olursak mekânlara göz atacak olursak, festivali nerelerde takip edebileceğiz?
SB: Cemal Reşit Rey'de ağır toplar var her zamanki gibi, Babylon daha avantgarde, daha az tanınan dmüzisyenlerin mekânı, Yeni Melek Gösteri Merkezi var, Aksanat'ta bazı ufak konserler var. Bir de Aya İrini'de Patricia Barber'ın konseri var.
ES: Çok önemli konserlere tanık olacağımızı düşünüyorum. Peki Türkiye dışından kimleri ağırlıyor bu yıl festival?
|
Tord Gustavsen Trio, Dave Holland, Patricia Barber |
SB: Bu yıl en önemli isim Abdullah İbrahim. Gerçekten büyük bir piyanist, iyi bir besteci ama bütün bunların yanında Güney Afrika'da ezilen çoğunluğun sesi oldu. Ülkesinden sürüldü, ülkesinin insanlarının özgürlüğü için savaştı, parçaları Güney Afrika'daki siyahilerin özgürlük marşı oldu. Ben de onunla seneler evvel New York'ta bir konser sonrasında bir söyleşi imkânı bulmuştum. Yeni deprem olmuştu ülkemizde, nasıl yakından takip ettiğine şahit olmuştum. "Bunları konuşmadan önce", demişti, "siz bana anlatır mısınız Türkiye ne durumda, toparladı m? Bir deprem daha yaşadığınızı duydum ve üzüldüm." Ne kadar yakından takip ettiğini gösterdi, çok insancıl biri. Bir insan olarak Abdullah İbrahim beni çok etkilemiştir ve Akbank Açık Radyo'da yayınlanan "Esintiler"in sponsoru olmadan önce programın tanıtım müziği Abdullah İbrahim'in bir bestesiydi.
ES: Belki tekrar bir araya gelebilirsiniz..
SB: Evet.Ümid ediyorum onunla bir röportaj yapmayı. Bir başka önemli isim Dave Holland. Dave Holland hangi festivale giderse o festivali yükselten bir isim.
Tord Gustavsen var bir de Norveçli genç bir piyanist ECM'den ikinci albümü çıktı birinci albümde herkesi sarstı, ben de onun duyar duymaz çalmıştım programda benim için en önemli ilk beş müzisyenden biri haline geldi. İlk defa İstanbul'a geliyor büyük bir heyecanla bekliyorum.
Italian Instabile Orchestra var, bir big band. Normalde big bandler on iki kişiden oluşur, onlar 16-17 kişiden oluşuyor. İtalya'nın çok önemli isimlerinden oluşan bir grup, bundan birkaç sene evvel sekiz dokuz kişisi Babylon'da bir konser vermişti ve orada bulunanlar enteresan bir performans sergilediklerine tanık oldular, sadece müzikal değil görsel açıdan da bir şölen sunmuşlardı. Mesela orkestranın her bir üyesi bir anda orkestra şefi oluyor aklına gelen bir melodin başlangıcını çalıyor geri kalan her şey doğaçlama devam ediyor.
ES: Heyecan verici ve sürprizlerle dolu bir konser olacak.
SB: Evet, herkese öneriyorum. Sonra Henry Threadgill var, "Zooid" diye bir projesi var Threadgill'in, 90'ların sonundan bu yana, avantgarde bir müzisyen ve aynı zamanda bir düşünür Henry Threadgill. Cazı pek çok değişik müzikle harmanlayıp enteresan soundlar oluşturuyor. Cemal Reşit Rey'de konser verecek.
Soweto Kinch var Türkiye'de pek tanınmıyor kendisi ama Jamaika kökenli genç bir müzisyen ve hip-hopla cazı buluşturan bir müzisyen. Adını, Güney Afrika'daki bir ayaklanmanın isminden vermiş annesi babası. O da hip-hopu cazdan ayırmadığını ve politikayla iç içe olduğunu söylüyor ve İngiltere'de her albümü bir olay yarattı, BBC'nin caz ödülünü aldı.
Bir üçlü var, Henry Grimes, Marilyn Crispell, Andrew Cyrille. Henry Grimes uzun zaman caza ara vermiş bir sanatçı, 2000'de tekrar caza döndü. Caz dünyası buna o kadar sevindi ki bir radyo istasyonu, O'nun adına bir festival düzenledi ve 50'den fazla bas gitaristi katıldı bu festivale. Sadece Grimes yok burada,yanında benim çok beğendiğim piyanist Crispell var, hep çalarım Esintiler'de. Bir zamanlar sadece avantgarde müzik yapan ama son zamanlarda melodiyi de sounduna katan özel bir piyanist birleşince çok muhteşem bir performans olacağını düşünüyorum.
Nils Petter Molvaer var, tabii o epeydir Türkiye'ye geliyor. Elektornikayla cazı birleştiriyor, Yeni Melek'te çalacak.
Bu arada benim çok peşimde olacağım bir konser değil, ama salsa meraklılarına Spanish Harlem Orchestra performansı var, ki Grammy almışlar onlar da. Yani dışarıda ünlüler aslında oldukça.
ES:Bizde de bilinen bir grup aslında.
SB: Onun dışında da, bu Akbank Caz için bir araya gelmiş projeler var ufak tefek projeler var.
Bir de Rigmor Gustafsson & Swedish Jazz Trio var, ben onları dinlemedim, yeni bi grup, iki albümleri var. Çok saf çok güzel bir sesi olan bir vokalist, ben de muhakkak gidip Babylon'da onları dinlemek istiyorum.
ES: Türkiye'den katılacak gruplara bir göz atalım mı?
SB: Türkiye'den öncelikle Tuna Ötenel'den bahsetmek isterim, bu sene "How Much Do You Love?" isimli güzel bir albüm çıkardı.
ES: Sizin de program konuğunuz oldu..
SB: Daha evvel "Vian Köpüğü" albümü de iyi eleştiriler almıştı. Türkiye'nin ilk caz albümünü çıkaran kişidir. Erol Pekcan diye bilinir ama bütün besteler Ötenel'e aittir. Dolayısıyla Akbank Caz'ın en önde gelen müziyeni O. Ayrıca Aydın Esen var, Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli müzisyenlerden biri. Progressive bir müzik anlayışı var. Tabii ki bir de her sene olduğu gibi İlhan Erşahin var, Şenol Küçükyıldırm var, O da sanırım Aydın Esen'le birlikte .
ES: Gelelim sizin yapacağınız söyleşiye..
SB: Aslında bu bir sunum olacak, Açık Radyo'da, altı ayda sunduğumuz Charlie Parker belgeseli, nasıl olabilecekse iki buçuk saate indirgenecek, Dvd ve cd'lerle beslenecek. Altı aydır bu programı sevgili teknisyenim Ömer Şahin'le yapıyoruz, o bana yardım edecek beraber bulunacağız orada.
ES: Bir de atölye çalışmaları var..
SB: Evet atölye çalışmaları var. Bunların arasında "European Jazz Network" başlıklı bir seminer var, bu cazla ilgilenenler için bir seminer olabilir. İki konferans verecekler; Bir tanesi Avrupa'da caz müziği, organizasyonu ve durumu. Burada sekiz dokuz katılımcı var farklı ülkelerden.
İkincisi ise "Avrupa'da Günümüzde Caz ve Yaratıcı Müzik" başlıklı bir seminer, ki buna ben de katılmayı düşünüyorum. Katılımcılardan bir tanesi, İtalyan Francesco Martinelli, Bilgi Üniversitesi'nde öğretim görevlisi, cazda Türkiye uzmanı, internette olsun, dergilerde olsun, Türkiye'de neler olduğunu haber veren biri.
Bunun dışında, demin bahsettiğimiz Crispell'in doğaçlama yapacağı solo gösterisi, atölye olarak Aksanat'ta. Bir de Türk asıllı Sjahin During'in bir latin vurmalı çalgılar atölyesi var Aksanat'ta.
ES: Peki ve bunun dışında akşam üstü cazı var. Aksanat'ta genç yeteneklere açık olarak. Seda Binbaşgil çok teşekkür ederiz misafirimiz olduğunuz için.
SB: Ben teşekkür ederim.
(4 Ekim 2005 tarihinde Açık Radyo'da Açık Dergi programında yayınlanmıştır.)